6 Kasım 2008 Perşembe

KRALIM SEN ÇOK YAŞA......

DÜNYA ‘ NIN YENİ EFENDİSİ OBAMA……KRALIM SEN ÇOK YAŞA !!!!

Dünya nın yeni efendisi Afrikalı Obama .Bu arada yıllarca kölelik ve ticaret adı altında kolonileştirme yapan beyaz insanların yeni efendisi Obama..

Sizce??...Bana göre Amerikalıların Dünya için yazmış oldukları yeni bir senaryonun duvar kağıdı gibi duruyor.

Baksanıza Adam ben iyi bir Hristiyanım demesine rağmen ve babasının köyünde rahipler dua ederken bizim İslam dünyasında göbek adının Hüseyin olduğu falan filan ve kendisinin Müslüman olduğu yönünde söylentiler dolaşa dursun …Tam olarak bundan 120 yıl önce bu filmin farklı bir versiyonu Osmanlı İmparatorluğu için oynanmıştı.

Bakın nasıl olmuş!!! Alman Kralının Osmanlıya yanaşarak dost gözükmesi bizim İstanbul ve Anadolu da halk arasında Kralın aslında Müslüman olduğu ve Halife yi desteklediği şeklinde söylentiler dezenformasyon olarak içimizde olan hainler ve Alman istihbaratı tarafından ortalığa bilinçli olarak yayıldı.Sonrası ne oldu 1.Dünya savaşında topraklarımızın hepsini ve milyonlarla ifade edilen insan kaybına uğradık.Müttefikimiz olan diğer devletler.. Almanya,Avusturya-Macaristan,Bulgaristan yenilen taraf olmalarına rağmen milimetre kare dahi toprak kaybetmeyerek bu günde olduğu gibi o günde de dost ve müttefikimiz idiler.

Tabi bu konuda örnekler çoğaltılabilir.Kaptan Kusto ve İngiltere Galler Prensi örnek olarak verilebilir.İki cami ziyareti yapanı kendinden diye düşünen biz saf ve temiz Müslümanlar olarak yalanın farklı bir versiyonuna bakarken acaba Obama niye aday gösterildi sorusunu soran ve yorumlayan hiç kimse yok.Veya bu arada Obama nın kampanyasında görev yapanlar,Beyaz sarayda ve Amerikan devletinde görev alacak olan ekibi incelediğiniz takdirde Neo-Con lardan çok fazla bir farkı olmadığı açık ve net olarak bellidir.

Bu sadece sempati kazanılmak için ve dünyada yükselen Amerikan karşıtlığını geçici bir süre pozitife çevirmek için kurgulana bir oyundan başka bir şey değildir.

Sonuç hiç kimsenin beklemediği bir şekilde bu politikalar aynı hızla ABD tarafından uygulanacaktır.Bakınız iki yüz yıla yakın bir süredir mevcut ve yürürlükte olan Anayasa üzerinde oynama dahi yapılmadan sistem kendi kendine devam etmektedir.Yani koltukta oturan isterse Usame Bin Ladin olsun sistemin içinde hareket etmek yani sisteme entegre olmak zorundadır.

Tartışmasız olarak ABD derin devletinin dediği gibi 21.Yüzyılın tek süper gücü olarak ABD yoluna devam edecektir.Ve bu gücü kesinlikle kimse ile paylaşmayacağını son Gürcistan vakasında göstererek bu Dünya nın tek gücü benim diyerek gerek ekonomik gerekse Askeri olarak herkese beyanda bulunmuştur.

Sonuç olarak Obama nın gelmesi veya siyah birinin ABD başkanı olması dünya için aslında sadece portre değişikliğidir.Amerika nın hülyası ve rüyası olan Büyük Ortadoğu Projesi bundan sonrası için Obama ile devam edecektir.Hiç kimsenin bu konuda şüphe duymaması
gerekir.Birilerine sempati duyana kadar kendimize sempati duyarsak gelecek beklentilerimizi daha iyi şekillendireceğimize emin olabilirsiniz.

Saygılarımla ;
Hüseyin Hakkı Kahveci/GM
h.kahveci@yahoo.com

İŞ BİLENİN ..KILIÇ KUŞANANIN

Biz Bu işi bilmiyoruz …………


"Bir şeyi bildiğin zaman, onu bildiğini göstermeye çalış. Bir şeyi bilmiyorsan, onu bilmediğini kabul et. İşte bu bilgidir." Konfüçyüs .

Çinli filozof böyle demiş ……Yıllar once ,O günden bu güne değişen ne???Dünya değişirken biz bu değişime ayak uydurabildik mi ?...

1980 li yıllar dün gibi hatırlıyorum.O günlerde rüzgarı yakalamış olan Anavatan Partisi rüzgarı yelken gibi arkasına almış mutluluk şarkıları söyleyen ülkem insanı 1984 yılında başlayan terör olayları ile taki 20.yüzyılın sonuna kadar yüzleşmek zorunda kalmıştık.Kalkışma provaları nın Kan ve Barut kokusunun iyiden iyiye havaya sindiği anda Teröristbaşı yakalanarak ebedi istiratgahına gidince ülke olarak hep beraber rahatladık , ve bu iş bitti demiştik ki…..
21.Yüzyılın başında tekrar başka bir parti siyasi rüzgarı yakalayarak yelkenler fora diyerek siyaset sahnesine girdi.Fakat Ulu önderin dediği gibi “Tarih hiç bir zaman jest yapmaz” ve Milli şairimizin dediği gibi “Tarih tekrar etmez ,Tekerrür eder.Çünkü insanlar tarihten ders almazlar.”
Döndük yolun başına onca kaybedilen insan ve para kaybı hepsi bir tarafa darken 1992 yılında Terörün farklı bir sürece girdiği kepenk kapatma eylemlerine yüz be yüz şahit olmağa başladık.Aynı olaylar tekerrür ediyor .Dikkat ettiyseniz tarih jest yapmıyor.Bunca teröristi Ovada siyaset altında dağdan indirme filmini yazıp siyasi erklerin önüne koyarak kanunlaştıranlar.!!! Sözüm ona kime iyilik yaptılar.Demek ki Sayın Genel Kurmay Başkanım doğru söylemiş.”Herkes doğru olan yerde durmalı..”Peki ya durmayıp alakasız olarak Ankaradan milletvekili ,İzmirden,Adana illerinden miletvekilliği listelerine konulup parlementoya oturtulan bu teba hedefine ulaşmak için bunca acı çektirmeyi kendilerine görev edinmişlerin bu parlementoda hatta ve hatta siyasi güç sahibi olmalarına neden müsade edilir.

Erkek olmak için anadan erkek doğmağa gerek yok.Erkek olmak için tarihimizin ilk kadın başbakanı kadar herkesin erkek olması gerekir.Basiret gerekir. 1994 yılından itibaren teröre karşı en sert tedbirleri alan kişi olarak bu günleri yaşarken o günlerin bir hatıra olarak önümüze geldiğinde hatırlanmasında yarar görüyorum.
Fakat ne acıdır ki… 21.yüzyılın başlarında bulunduğumuz bu dönemde Terör siyasi demeç ve destek vasıtaları ile “Kurşun adres sormaz “ misali veya “Besle Kargayı Oysun Gözünü” diyerek Şehirlerin Nüfüsü kadar yeşil kart dağıtarak,Para yardımı yapıyorum diye destek vererek….Bilmem ne okul hayatımda ne de geçirdiğim yıllarda duyduğum kaç çeşit milletin olduğu bir ülke olduğumuz şeklinde demeç vererek; Realiteden uzak Ülkeme ve Milletime küfür edilmesini onore edici bulanlara bir çift sözüm var.;Biz hep burdayız ya siz !!!! Ne yapalım gün gelicek devletin yapmadığını bu halk yapacak.Onlarda sokaklara çıkıp dişe diş ,taşa taş misali bu topraklarda yaşamak istemiyenleri sonsuza dek bu topraklara uğramayacak şekilde göndereceklerdir.Her kim bu konuda aman dikkat desede maalesef gidilşimiz öyle gibi gözüküyor.


Biz bu işi bilmiyoruz.Karşımızda olanları nasıl eğitip ehilleştireceğimizi bilmiyoruz.Bizi yönetebilecek olan insanları nasıl seçeceğimizi bilmiyoruz.Sonuç olarak bilmediğimizi Kabul etmiyoruz.Erdemli olamıyoruz.Son Otuz yılda her şey değişirken ülkemizde gündem konusu otuz yıl once neyse bu gün de aynı.Bu yüzden erdemli değiliz.Erdemli olmak bile erdemdir….

Saygılarımla ;
Hüseyin Hakkı Kahveci / GM

UYKUDAN UYANABİLMEK

NE ZAMAN UYANACAĞIZ. ???....


“ Rüyaları gerçekleştirmenin en iyi yolu uyanmaktır.” S.M.Power ;

Sezon bitiyor olmasına rağmen hala rüyalardan uyanmayanlar ve halüsinasyon görmeye devam edenlere ithaf olunur……

Oysa yıllardır toz pembe hayallerle kandırıldık.Fakat hiç kimse durumun bu kadar kötü olacağını tahayyül bile edemedi.Halen idraki içerisinde olamayan veya lafları yuvarlayarak kendilerine gündem yaratan insanlar sektörde ve ülkede konuşmaya devam ediyor.

“ Aslında bu global krizden ülke olarak ucuz bir destinasyon olmamız sebebi ile ( Aylar önce artık biz bir low cost tatil ülkesiyiz demiştim….)Tercih edilme şansımız olduğu ve gerçekte insanların daha çok tatil amaçlı olarak ülkemize geleceği konusunda beyanlar verenler bu beyanlarına 2008 yaz sezonu için bulundukları “ 10 milyon turist “öngörüsü gibi bulunmaya devam ede dursunlar ; Kazın ayağının öyle olmadığını bulundukları koltukları kaybettikleri zaman elbette anlayacaklar. Fakat her zaman geç kaldıkları gibi ; geciktiklerini bile geç fark etmiş olacaklardır.

Dönelim asıl konuya gerçekten Dünyada bir kriz var mı ? Veya biz bu krizi gerçekten en az etkiylemi atlatacağız? Yine bu krizin Turizm sektörü üzerinde nasıl bir etkisi olur:? Bu öngörülerden hareketle 2009 yılı için nasıl bir sene bizleri bekliyor.!!!!!............

Şu ana kadar verilen demeç ve beyanlara itibar etmenin söz konusu olmadığı açık ve net olarak ortada iken kriz öngörüsünde izlenecek strateji nin ne olması gerektiğini hiç kimse şu ana kadar aktarmadı.Sadece beyanlarda bu krizin “ Ülke turizmine fayda ve katkı sağlayacağı” belirtildi.

Fakat bu beyanları verenler altı ay önce yazmış olduğum “Turizmin Başkenti neresi ?? ; Antalya bundan sonra bir low cost destinasyondur.” Tespitime şiddetle karşı çıkıp ;Bugünlerde ucuz turist ülkesi olduğumuz ve tatil fiyatlarının kısa mesafelerde yabancı ülke vatandaşları için;Türkiye pazarının fiyat olarak ucuz olacağı öngörüsünden hareketle, meraklanmayın sektörümüz daha fazla ivme kazanır açıklamaları birbiri ardına geldi.

Bu kadar strateji ve öngörüden yoksun kişilerin yapmış olduğu bu açıklama sadece ve sadece kendilerini bağlar….

Pencereleri bir bir açar isek aslında bu krizin yapay bir kriz olduğu anlamamak için biraz aklı evvel olmak lazım.Madem bu kadar büyük bir kriz ortamı var ve ABD,AB ülkelerinin ardı ardına açıklamış olduğu bankalara destek paketleri tutarı neredeyse 5 Trilyon dolara ulaşırken,Hiç mi kendimize dönerek bu para varolan bir para ise Devletlerin elinde ne işi var?Eğer bu para var idiyse niye ABD ve AB kriz öncesi dünya piyasalarını rahatlatmadı ????Sorusunu soranınız oldu mu ?

Bu kriz aslında Büyük Ortadoğu Projesinin Ateşleyici mekanizmasıdır.Yani Kuzey Afrikadan Orta Asya ya kadar olan coğrafyada ki devletlerin yeniden sınır çizgilerinin belirlenmesini içeren bir ekonomik tsunamidir.Geçerli olan iki para biriminin dünya hakimiyetini takdisidir.


Her şey bir satranç tahtası üzerinde ki hamlelere benziyor.Ama hamleyi yapanlar sadece ABD ve AB , Tabi olarak diğer devletlerde hamleler yapıyorlar.Fakat bu hamleler o kadar cılız ki hep beraber Dünya Devlet Başkanı Bush un sabah saatinde yapacak olduğu açıklamaları bekliyoruz…


ABD ve AB nin piyasaları kurtarmak için açıklamış olduğu rakamlar ülkemizde mevcut döviz rezervlerinin kat be kat üstünde.Tabi ülkemizde eylem planları “Hamdolsun,İnşallah ve maşallah “üçlemeleri ile açıklanıp gidiyor.

Örnek mi ? En az zarar ile atlatacığımız söylenen krizden İMKB kaybı şu ana kadar seksen milyar dolar ;Bu kayıplar işsizlik ve sektörel sıkıntılar eklenmemiş hali ile bu kadar.Ülkemizin döviz rezervine baktığımızda ise ; Acı ama gerçek olan Döviz rezervlerimizden fazlasını kaybetmiş durumdayız.Yabancılara mali piyasalarda oynamaları için bu kadar alan açarsanız kaçınılmaz sona hızla ulaşırsınız.

Dünya yönetim baronları tartışılmaz G-7 ülkeleri olmakla beraber;G-20 ülkeleri yardımcı oyuncu rollerine syunurken
Hani şu çok zenginleşmiş bir Rusya vardı bir zamanlar !....Zenginleşmiş derken daha üç ay öncesine kadar zenginleşmiş olduğu söylenen , Malum ana pazarlarımızdan birisi… Ben söyleyim sizde dinleyin .2009 yılında Rusya dan ülkemize gelecek olan Turist sayısı sizce ne olur ? Bu seneki rakamın % 75 i oranında bu pazarda bir kaybımız olur.Zincir,Zincir Halka,Halka Otel yapanlar düşünsün diyemeyeceğim,Çünkü artık Rus Pazarına bakışımızın ve beklentilerimizin değişmesi gerekiyor.Baksanıza Dünya Petrol fiyatları bile tepe taklak olmuşken zaten kredi alarak tatile gelen Rus vatandaşları veya ceplerinde elli dolar ile yediği önünde yemediği arkasında tatil yapıp dönen değerli Rus kardeşlerimiz bundan sonra biraz zor tatile gelir.Onun için şimdiden herkes ayağını yorganına göre uzatsın.

Hatta ve hatta bu sene oluşmuş olan fiyatların daha da gerileyeceği öngörüsünde bulunmamak abesle iştigal olur.Fiyat ortalaması olarak sektörde bu sene oluşmuş olan fiyatların üzerine;2009 yılı için yapılan fiyat artışları marketing açısından aksiyon olarak geriye dönecektir.

S&P ülkelerin kredi notu ile ilgili olarak yapıyor olduğu değerlendirme sonucunda;Rusya için verilen kredi notunun (- ) eksi olarak değerlendirilmesi gerek Rusya açısından gerek ise Türkiye ye tatil amaçlı olarak gelecek Rus vatandaşlarının tatil proğramlarını yeniden gözden geçirmeleri sonucunu ortaya çıkartır..

Bu arada Değerli duayenler ve fikir adamlarında oluşan Turizm Koromuzun bu krizi fırsata çevirebiliriz şeklinde her zaman olduğu gibi mesela “ 2008 yılı Temmuz ayında On milyon Turist rakamı ile Antalyamızın seneyi kapatacağı .“öngörüsünde bulunanlar bu rakamı milyonlar ile revize ettiler.Bu arada bir rakamın revizesi binlerle hesap edilir.Milyon ile revize edilen rakamlar ne kadar Amatörün bu sektörde sözüm ona açıklama yaparak kendine yer edinmeye çalıştığı hesabını ortaya çıkartır.

Son beş yıldır Almanya ve Avrupa nın diğer ülkelerinde özellikle iç turizmi hareketlendirmeye çalışarak veya özendirecek çalışmalar yapılıyor olması sebebi ile ciddi anlamda şu ana kadar bu organizasyonlarda başarılı olundu!.... Aklıma gelen ise AB nin artık paranın dışarı çıkışını engellemek için kendi içinde bir turizm planlaması yapacağıdır.Bu konuda açık ve net bir sürü beyan şu ana kadar yazılı ve görsel basına yansıdı,

Bazılarımızın İkbali yağcılıkta bulduğu sektörümüz için 2009 yılı Haziran ayının ortasından sonra hareketlenip Eylülün başı gibi kapanışların hızlanacağı ve bu zaman diliminde dolulukların oluşamayacağı sektörümüz, bir gri bulutun altında gözüküyor.


Kriz tellalları olurda Fırsat tellalları olmaz mı ? Madem bu kriz bizler için bir fırsat o zaman hemen değerlendirelim.İlk önce bunu fırsat diyenlere önden buyursunlar.Gerçekten bir fırsat olduğuna inanırsam bende sizin izlediğiniz yolu izlerim.Malum spekülasyonlar ortada iken bende bu fırsatı geriye tepmek istemem.

Yazımın başında dedim ya “ Rüyaları Gerçekleştirmenin en iyi yolu uyanmaktır.” Fakat bu uyku ne menem bir şeymiş hala bizde uyananda yok uyandıranda !!..........Sanki üzerimize ölü toprağı serpilmiş;Sanki hepimiz hipnoz edilmişiz.

Demek ki uyanışımız için illaki yumurtanın yanması mı gerekiyor.Ona da kabul.O zaman Aralık ayında uykudan uyandığınızda yanınızdakileri de dürtüverin.Böylece Domino taşları gibi hepimiz silkelenip kendimize geleliriz.

Hala ne zaman uyanacağız,Hala dünyada ve Türkiye de her şey değişti deniliyor.Fakat benim ülkemde 1950 den bu yana değişmeyen tek şey değişim.Hala uykumuzdan uyanamadık,Hala insanlarımızı da uyandıramadık. Gerçekten bu ekonomik kriz furyasının yeni bir yıkım oluşturacak olduğu bu dünyada ;Aynı zamanda yeni bir uyanışı beraberinde getirecek.

Turizm sektöründe görevli erişkinlerin artık ülkemizin bir ucuz destinasyon ve tatil ülkesi olduğunu yine yarım anlamış olmaları bile takdire şayan olup acaba bu sene oluşmuş olan blançolara bakmayı düşünürler mi? Bu sene ki maliyet artışları ile ortalaması % 25 e varan fiyat artışlarını bu ekonomik kriz dalgasında ülkemizi tatil için tercih edilebilir bir destinasyon olarak düşünebilirmiyiz.?

Gıda fiyatları üzerinde oluşmuş olan fiyatların önümüzde ki yıl daha da artacağı bu kadar ayyuka iken ,Dünya oluşacak ekonomik daralmanın tahmin bile edilemediği bir noktada ise; İnsan hayatında tatilin olmazsa olmaz mı ?Hayır, olmasa da olur cevabını sene gelmeden birbirimize sorarsak cevapların kısa ve net olduğunu elbette göreceğiz.

Ama hala rüya gören sektörümüze artık tez elden uyanmaları ve gerçeği görmelerini temenni etmekten başka ne diyebilirim ki !!!.............

Çözüm ise mikro sorunların toplamı Makro çözüme eşit olur.Bu da ekonomik kriz adını alır.

Saygılarımla ;

h.kahveci@yahoo.com

17 Ekim 2008 Cuma

Maniple Edilmiş Gizli Fiyatlar...




Sektörümüzde son 10 yıldır ciddi bir fiyat manipülasyonu yapılageldi. Peki, sektör bundan ne kazandı. Hiçbir şey! Aksine kaybettik.. Kaybeden sektör, kazanan yabancı tur operatörleri ve yabancı turist oldu. Yazacaklarım belki tepki toplayacak. Ama bu konuyu sektördeki herkesin bilmesi ve çözüm için kafa yorması, sektörün geleceği için zorunlu haline geldi.
Fiyat manipülasyonları, genelde bir sonraki sözleşmelerde yazılı olarak imza altına alınır. Ve eğer bu sözleşme yaz sezonu için yapılıyor ise Ağustos ayında başlayan Otel - Acente sözleşmeleri olarak yapılmaya başlanır. Maniple edilen fiyatları birçok kategoriye ayırmak mümkündür.Tek yetkili ve garantili oda sözleşmeleri, fiyatların en kolay maniple edildiği alandır.Bu tip sözleşmeler; otel işletmesinin ilgili pazarda sadece ve sadece tek bir tur operatörü tarafından pazarlanması için yapılır. Fiyat paritelerinde aynı kategoride olan ve tek yetkililik sözleşmesi bulunmayan oteller ile arasında dört ile on Amerikan Doları fiyat farkı bırakarak piyasa fiyatının düşmesine sebep olur. Böylelikle aslında ön ödemeli sözleşmeler konusu sektörümüz açısından bir fiyat manipülasyonunu ortaya çıkartır.Normal sözleşmelerde ise fiyat manipülasyonları erken rezervasyon indirimleri, belirli dönemlerde verilen gün aksiyonları, info turu için verilen ücretsiz odalar, satış ve reklam desteği adı altında verilen ve bir hafta konaklamalı ücretsiz odalar, özel çocuk ve balayı indirimleri, ikinci veya tekrar olarak aynı otele rezervasyon yaptıran müşteriler için verilen indirimler, yine kontratlar çerçevesinde verilen cirodan belirli oranlarda verilen komisyonlar turizm sektöründe yapılan fiyat manipülasyonlarına örnek olarak verilebilir.Yukarıda belirtilenler haricinde ayrıca sezon içinde fiyat manipülasyonları oteller tarafından sık sık başvurulan noktalardan birisidir.Bu manipülasyonlarda küçük acente büyük acente diye ayrım yapılarak kontratta verilmeyen ıskontolar ile küçük acentelerin ciro yapması otel yönetimleri tarafından engellenir. Aksiyonlu satışa çıkılan dönemlerde büyük acentelere verilen aksiyon fiyatları küçük acentelerden saklanarak ahbap çavuş ilişkisi ile küçük acentelerin satışlarına darbe vurularak büyük acentelerin yolu açılır. Ayrıca ödeme konularında büyük acentelere bir yıla yakın vadeler tanınırken küçük acentelere girişten önce veya girişte peşin baskısı yapılarak ödemeyi belirtilen sürelerde yapamadığı takdirde; saatlerce acente yolcusunu otel lobisinde aç susuz vaziyette bekletme cesaretini kendisini on milyon turist manipülasyonunu speküle etmeğe adamış olan sektörün otel yöneticileri ve Tur Operatörü yöneticileri yapmışlar ve yapmaya devam etmektedirler.Maniple edilen fiyatlar içerisine yıllar yılı yurtdışında tüketiciyi koruma kanunları çerçevesinde kötü hizmetten ve benzeri durumlar nedeni ile yolcunun kendi ülkesinde yaptığı başvuru ile otellerimizin ödediği boyutu milyar dolarlara varan rakamları yurtdışında bulunan tur operatörlerine ödemişlerdir. Sonuç olarak aslında kötü reklam veya alınamayan hizmetin alınıp alınmadığına karar verecek mercii Türkiye Cumhuriyeti mahkemeleri olmasına rağmen kendi ayağımıza kurşun sıkmış olmadık mı? Peki, burada kimlerin hatası var diye sorunca cevabı herhalde acenteler olarak yazamazsınız. Otelcilerin oluşturduğu ve yabancı tur operatörlerinin de alıştığı sistem vasıtasıyla fiyat manipülasyonu yapılmıştır.Konu sadece fiyat manipülasyonu ile sınırlı olmayıp bunun yanında oda manipülasyonları da mevcuttur. Kötü odaları küçük acentelere, iyi odaları büyük acentelere tahsis ederler. Ayrıca bilgisiz resepsiyonistler ve ön büro müdürleri vasıtası ile de yolcuya deniz manzaralı oda verme karşılığı tip kutusunu göstermeyi hiç ihmal etmezler. Sonrasında satılacak olan oda karşılığında teminat mektubu gibi acayip taleplerde bulunmayı göz ardı etmezler.Şu ana kadar sektörümüzde açılan maddi yaraların tamamına büyük tur operatörleri neden olmuştur. Sene sonu geldiğinde ödeme sıkıntısı nedeni ile bir sonraki seneye çek kesmeyi maalesef hep büyük tur operatörleri yapmıştır. Peki, bu tür bir yapılanmayı kabul eden kimlerdir? Cevabı basit. "Tecrübeliyim" diyen otel yöneticileri, "Duayenim" diyen sektör temsilcileridir. Sonrasında patronun karşısına geçtiğinde "Efendim ben otelimi doldurdum. Şu kadar ciro yaptım. Bu tur operatörü yoğun olarak yolcu operasyonu yapmaktadır. Bize çok destek verdi," gibisinden süslü laflarla % 20'ye varan fiyat ıskontolarını operatöre sağlamak; büyük bir mali külfet getirmekte, Türk turizminin geleceğini yaralamaktadır. Sektörün içinde bulunduğu en büyük çıkmaz bu bakış açısıdır.Bu fiyat manipülasyonları aynı zamanda serbest piyasa ve rekabet koşullarına uygun değildir. Hatta ahlaklı olduğu bile söylenemez. ANCAK NEDENSE SEKTÖRÜN HİÇBİR KESİMİ BU KONUDA Rekabet Kurumu'na başvurmamıştır.Yoğun fiyat manipülasyonu kaliteli yolcu getirme şansını zora sokmuştur. Yıllardır süregelen yanlış uygulamaları hiç kimse değiştirmek gibi bir gayret sarf etmemiştir.Yurtdışında güç sahibi olduğumuz pazarlarda son on yıldır kan kaybediyoruz. Türkiye'de ortalama turist harcaması 146 Amerikan Doları gibi komik bir rakam iken, turist sayısını arttırarak neyi başardığımızı düşünen yatırımcı oldu mu acaba?Marketing gücümüzü ucuz fiyat ve istihdam üzerine oturtmamız, bu sektörde doğru dürüst bir strateji olmadığını gösterir. Pazarlardaki kan kaybımız, aslında sürdürülebilir turizmi kaybediyoruz manasına geliyor. Kaybettiğimiz pazarlarda yerli tur operatörlerinin yerini yabancı tur operatörleri alıyor. Bu, o pazardaki düşüşün süreceği anlamını taşıyor. Sürdürülebilir turizmin olmazsa olmaz şartı, kendi tur operatörlerimizle çalışmaktan, onları desteklemekten geçiyor.Demek ki spekülasyon ve manipülasyon sadece borsada olmuyormuş. Baksanıza, sezon başında açıklanan 2008 yılı turizm hedeflerinin spekülasyon, fiyatların ise manipülasyon olduğu ortaya çıktı.Çok turist, ucuz fiyat gazı yemedi arkadaşlar. Yeni demeçlere ve denemelere yelken açıyoruz. Bunca yazılan çizilenden sonra umarım 2009 yılı için aynı hataları tekrar etmeyiz. Ama malum, tarih tekerrürden ibarettir.
h.kahveci@yahoo.com

14 Ekim 2008 Salı

9 Ekim 2008 Perşembe

HAKSIZ PAYLAŞIMIN SONU İLAHİ ADALET

Hepimiz hayatımızın belirli evrelerinde Kara Afrika nın açlıkla ilgili görüntülerini görmüşüzdür.Adına uygar dünya dediğimiz ve uygarlıktan nasibini almamış yeni dünya düzeninin aslında tutmadığına artık kanaat getirmiş olmamız lazım.

Çünkü bu dünyanın herkes tarafından kullanılması için verilen nimetleri uygar dünya sadece kendine kullandı.Peki ya diğerleri ??? İşte sorun burada düğümleniyor.Sorunun kaynağı son yüz yıldır Dünya siyasi sahnesinden çekilmiş olan Osmanlı İmparatorluğunun çöküşü ile ortaya çıkıyor.

Nasıl mı ? Bakınız Osmanlının son yıllarında batı dünyası Osmanlı tebası olan milletleri daha iyi bir hayat,İnsan hakları ve demokrasi kılıfı adı altında kandırarak Osmanlı topraklarında yaşayanların ayrıldığı kendini idare edemeyen devletçiklerin oluştuğu topraklarda son yüz yıldır hala kendini idrak ve idare edemeyen bu devletçiklerin varını yoğunu batıya taşıyarak elde ettikleri zenginlik sonuç olarak ellerinde bir canlı bomba olarak patladı.

İşte bu yüzden adına ilahi adalet tecelli ediyor diyoruz.

Bu ilahi adaletin neticesi olarak hiç bir şey eskisi gibi olmayacak.Bu günden sonrası için dünya eşit bölüşüm eşit yaşamak zorunda !!!

Sonrası insan olarak paylaşamadıklarımızı ilahi adalet vasıtası ile paylaşmayı öğreneceğiz.

Öğrenemeyenleri ise sonu buhran ve açlık ile terbiye edilecek bir dönem bekliyor.

Saygılarımla ;

Hüseyin Hakkı Kahveci

6 Ekim 2008 Pazartesi

MAALESEF HEP BERABER KAYBETTİK

Neden mi ?
Çok Basit yıllarca emek verdiğimiz her şey uçup gidiyor.Beşeri olan her şeyi kaybediyoruz.Adına ilahi adalet deseniz bile acı veriyor.

Nuh tufanının okudunuz mu? Şu anda dünyada olan finansal kriz biraz buna benziyor.Borsa kapatan güçlü ekonomilerin kağıttan kaleler gibi yıkılmasına ne demeli !!.... Hatırladığım kadarı ile bütün dünya sistemi online olarak Amerika Birleşik Devletlerine bağlı idi.Bundan sonrası için de kendisini bağlayanlar ABD olacak tsunami sonrasında batar.Ne kadar basit yazıp sözlüyoruz.

Ey Dünya insanları şunu bilesiniz ki ; Hep beraber bundan sonra ki dönemlerde çalışıp Amerika ve Avrupa ekonomisini düzlüğe çıkartacak olan bizleriz.Onun için ivedi herkes ayağını yorganına göre uzatsın.Yoksa kıtlık ve açlık kapıda ; Oysa bundan yüz yıl önce bu gün yaşanalardan korunmak için ne kadar büyük çabalar sarfedilmişti.Ama nafile ayakçıları bol olan milletler maalesef hep kendi cebini düşünen insanlar ın yer aldığı siyaset bilimi dünyayı ve insanlığı üç beş milletten oluşan ve adına G7 denilen topluluğa mahkum etti.

Evet tarih hiç bir zaman jest yapmadı.Hiç bir zaman tekrar etmedi ama tekerrür etti.Şimdi buyur buradan yak.

Saygılarımla ;

Hüseyin Hakkı Kahveci