17 Ekim 2008 Cuma

Maniple Edilmiş Gizli Fiyatlar...




Sektörümüzde son 10 yıldır ciddi bir fiyat manipülasyonu yapılageldi. Peki, sektör bundan ne kazandı. Hiçbir şey! Aksine kaybettik.. Kaybeden sektör, kazanan yabancı tur operatörleri ve yabancı turist oldu. Yazacaklarım belki tepki toplayacak. Ama bu konuyu sektördeki herkesin bilmesi ve çözüm için kafa yorması, sektörün geleceği için zorunlu haline geldi.
Fiyat manipülasyonları, genelde bir sonraki sözleşmelerde yazılı olarak imza altına alınır. Ve eğer bu sözleşme yaz sezonu için yapılıyor ise Ağustos ayında başlayan Otel - Acente sözleşmeleri olarak yapılmaya başlanır. Maniple edilen fiyatları birçok kategoriye ayırmak mümkündür.Tek yetkili ve garantili oda sözleşmeleri, fiyatların en kolay maniple edildiği alandır.Bu tip sözleşmeler; otel işletmesinin ilgili pazarda sadece ve sadece tek bir tur operatörü tarafından pazarlanması için yapılır. Fiyat paritelerinde aynı kategoride olan ve tek yetkililik sözleşmesi bulunmayan oteller ile arasında dört ile on Amerikan Doları fiyat farkı bırakarak piyasa fiyatının düşmesine sebep olur. Böylelikle aslında ön ödemeli sözleşmeler konusu sektörümüz açısından bir fiyat manipülasyonunu ortaya çıkartır.Normal sözleşmelerde ise fiyat manipülasyonları erken rezervasyon indirimleri, belirli dönemlerde verilen gün aksiyonları, info turu için verilen ücretsiz odalar, satış ve reklam desteği adı altında verilen ve bir hafta konaklamalı ücretsiz odalar, özel çocuk ve balayı indirimleri, ikinci veya tekrar olarak aynı otele rezervasyon yaptıran müşteriler için verilen indirimler, yine kontratlar çerçevesinde verilen cirodan belirli oranlarda verilen komisyonlar turizm sektöründe yapılan fiyat manipülasyonlarına örnek olarak verilebilir.Yukarıda belirtilenler haricinde ayrıca sezon içinde fiyat manipülasyonları oteller tarafından sık sık başvurulan noktalardan birisidir.Bu manipülasyonlarda küçük acente büyük acente diye ayrım yapılarak kontratta verilmeyen ıskontolar ile küçük acentelerin ciro yapması otel yönetimleri tarafından engellenir. Aksiyonlu satışa çıkılan dönemlerde büyük acentelere verilen aksiyon fiyatları küçük acentelerden saklanarak ahbap çavuş ilişkisi ile küçük acentelerin satışlarına darbe vurularak büyük acentelerin yolu açılır. Ayrıca ödeme konularında büyük acentelere bir yıla yakın vadeler tanınırken küçük acentelere girişten önce veya girişte peşin baskısı yapılarak ödemeyi belirtilen sürelerde yapamadığı takdirde; saatlerce acente yolcusunu otel lobisinde aç susuz vaziyette bekletme cesaretini kendisini on milyon turist manipülasyonunu speküle etmeğe adamış olan sektörün otel yöneticileri ve Tur Operatörü yöneticileri yapmışlar ve yapmaya devam etmektedirler.Maniple edilen fiyatlar içerisine yıllar yılı yurtdışında tüketiciyi koruma kanunları çerçevesinde kötü hizmetten ve benzeri durumlar nedeni ile yolcunun kendi ülkesinde yaptığı başvuru ile otellerimizin ödediği boyutu milyar dolarlara varan rakamları yurtdışında bulunan tur operatörlerine ödemişlerdir. Sonuç olarak aslında kötü reklam veya alınamayan hizmetin alınıp alınmadığına karar verecek mercii Türkiye Cumhuriyeti mahkemeleri olmasına rağmen kendi ayağımıza kurşun sıkmış olmadık mı? Peki, burada kimlerin hatası var diye sorunca cevabı herhalde acenteler olarak yazamazsınız. Otelcilerin oluşturduğu ve yabancı tur operatörlerinin de alıştığı sistem vasıtasıyla fiyat manipülasyonu yapılmıştır.Konu sadece fiyat manipülasyonu ile sınırlı olmayıp bunun yanında oda manipülasyonları da mevcuttur. Kötü odaları küçük acentelere, iyi odaları büyük acentelere tahsis ederler. Ayrıca bilgisiz resepsiyonistler ve ön büro müdürleri vasıtası ile de yolcuya deniz manzaralı oda verme karşılığı tip kutusunu göstermeyi hiç ihmal etmezler. Sonrasında satılacak olan oda karşılığında teminat mektubu gibi acayip taleplerde bulunmayı göz ardı etmezler.Şu ana kadar sektörümüzde açılan maddi yaraların tamamına büyük tur operatörleri neden olmuştur. Sene sonu geldiğinde ödeme sıkıntısı nedeni ile bir sonraki seneye çek kesmeyi maalesef hep büyük tur operatörleri yapmıştır. Peki, bu tür bir yapılanmayı kabul eden kimlerdir? Cevabı basit. "Tecrübeliyim" diyen otel yöneticileri, "Duayenim" diyen sektör temsilcileridir. Sonrasında patronun karşısına geçtiğinde "Efendim ben otelimi doldurdum. Şu kadar ciro yaptım. Bu tur operatörü yoğun olarak yolcu operasyonu yapmaktadır. Bize çok destek verdi," gibisinden süslü laflarla % 20'ye varan fiyat ıskontolarını operatöre sağlamak; büyük bir mali külfet getirmekte, Türk turizminin geleceğini yaralamaktadır. Sektörün içinde bulunduğu en büyük çıkmaz bu bakış açısıdır.Bu fiyat manipülasyonları aynı zamanda serbest piyasa ve rekabet koşullarına uygun değildir. Hatta ahlaklı olduğu bile söylenemez. ANCAK NEDENSE SEKTÖRÜN HİÇBİR KESİMİ BU KONUDA Rekabet Kurumu'na başvurmamıştır.Yoğun fiyat manipülasyonu kaliteli yolcu getirme şansını zora sokmuştur. Yıllardır süregelen yanlış uygulamaları hiç kimse değiştirmek gibi bir gayret sarf etmemiştir.Yurtdışında güç sahibi olduğumuz pazarlarda son on yıldır kan kaybediyoruz. Türkiye'de ortalama turist harcaması 146 Amerikan Doları gibi komik bir rakam iken, turist sayısını arttırarak neyi başardığımızı düşünen yatırımcı oldu mu acaba?Marketing gücümüzü ucuz fiyat ve istihdam üzerine oturtmamız, bu sektörde doğru dürüst bir strateji olmadığını gösterir. Pazarlardaki kan kaybımız, aslında sürdürülebilir turizmi kaybediyoruz manasına geliyor. Kaybettiğimiz pazarlarda yerli tur operatörlerinin yerini yabancı tur operatörleri alıyor. Bu, o pazardaki düşüşün süreceği anlamını taşıyor. Sürdürülebilir turizmin olmazsa olmaz şartı, kendi tur operatörlerimizle çalışmaktan, onları desteklemekten geçiyor.Demek ki spekülasyon ve manipülasyon sadece borsada olmuyormuş. Baksanıza, sezon başında açıklanan 2008 yılı turizm hedeflerinin spekülasyon, fiyatların ise manipülasyon olduğu ortaya çıktı.Çok turist, ucuz fiyat gazı yemedi arkadaşlar. Yeni demeçlere ve denemelere yelken açıyoruz. Bunca yazılan çizilenden sonra umarım 2009 yılı için aynı hataları tekrar etmeyiz. Ama malum, tarih tekerrürden ibarettir.
h.kahveci@yahoo.com

14 Ekim 2008 Salı

9 Ekim 2008 Perşembe

HAKSIZ PAYLAŞIMIN SONU İLAHİ ADALET

Hepimiz hayatımızın belirli evrelerinde Kara Afrika nın açlıkla ilgili görüntülerini görmüşüzdür.Adına uygar dünya dediğimiz ve uygarlıktan nasibini almamış yeni dünya düzeninin aslında tutmadığına artık kanaat getirmiş olmamız lazım.

Çünkü bu dünyanın herkes tarafından kullanılması için verilen nimetleri uygar dünya sadece kendine kullandı.Peki ya diğerleri ??? İşte sorun burada düğümleniyor.Sorunun kaynağı son yüz yıldır Dünya siyasi sahnesinden çekilmiş olan Osmanlı İmparatorluğunun çöküşü ile ortaya çıkıyor.

Nasıl mı ? Bakınız Osmanlının son yıllarında batı dünyası Osmanlı tebası olan milletleri daha iyi bir hayat,İnsan hakları ve demokrasi kılıfı adı altında kandırarak Osmanlı topraklarında yaşayanların ayrıldığı kendini idare edemeyen devletçiklerin oluştuğu topraklarda son yüz yıldır hala kendini idrak ve idare edemeyen bu devletçiklerin varını yoğunu batıya taşıyarak elde ettikleri zenginlik sonuç olarak ellerinde bir canlı bomba olarak patladı.

İşte bu yüzden adına ilahi adalet tecelli ediyor diyoruz.

Bu ilahi adaletin neticesi olarak hiç bir şey eskisi gibi olmayacak.Bu günden sonrası için dünya eşit bölüşüm eşit yaşamak zorunda !!!

Sonrası insan olarak paylaşamadıklarımızı ilahi adalet vasıtası ile paylaşmayı öğreneceğiz.

Öğrenemeyenleri ise sonu buhran ve açlık ile terbiye edilecek bir dönem bekliyor.

Saygılarımla ;

Hüseyin Hakkı Kahveci

6 Ekim 2008 Pazartesi

MAALESEF HEP BERABER KAYBETTİK

Neden mi ?
Çok Basit yıllarca emek verdiğimiz her şey uçup gidiyor.Beşeri olan her şeyi kaybediyoruz.Adına ilahi adalet deseniz bile acı veriyor.

Nuh tufanının okudunuz mu? Şu anda dünyada olan finansal kriz biraz buna benziyor.Borsa kapatan güçlü ekonomilerin kağıttan kaleler gibi yıkılmasına ne demeli !!.... Hatırladığım kadarı ile bütün dünya sistemi online olarak Amerika Birleşik Devletlerine bağlı idi.Bundan sonrası için de kendisini bağlayanlar ABD olacak tsunami sonrasında batar.Ne kadar basit yazıp sözlüyoruz.

Ey Dünya insanları şunu bilesiniz ki ; Hep beraber bundan sonra ki dönemlerde çalışıp Amerika ve Avrupa ekonomisini düzlüğe çıkartacak olan bizleriz.Onun için ivedi herkes ayağını yorganına göre uzatsın.Yoksa kıtlık ve açlık kapıda ; Oysa bundan yüz yıl önce bu gün yaşanalardan korunmak için ne kadar büyük çabalar sarfedilmişti.Ama nafile ayakçıları bol olan milletler maalesef hep kendi cebini düşünen insanlar ın yer aldığı siyaset bilimi dünyayı ve insanlığı üç beş milletten oluşan ve adına G7 denilen topluluğa mahkum etti.

Evet tarih hiç bir zaman jest yapmadı.Hiç bir zaman tekrar etmedi ama tekerrür etti.Şimdi buyur buradan yak.

Saygılarımla ;

Hüseyin Hakkı Kahveci